Selimiye 'den Ayrılıp Datça 'nın Koylarını Keşfediyoruz

Sabah erkenden bir göl kadar sakin denizde yüzdükten sonra
kahvaltı edip Datça koylarına gidip bir kaç günü orada geçirmek için yola çıkıyoruz . Aşağıda görülen  bölgedeki bir çok pansiyonun yer aldığı Selimiye Köy Yerleşkesine haritasında nerelere gittiğimize bakıyor ve ayrılıyoruz . 
Datça Aktur 'da bir gece arkadaşımızda kalacağız , sonrasında Hayıt, Palamutbükü tarafına gideceğiz .Selimiye 'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra Delikyol adı verilen yerde olağanüstü bir manzarayla karşılaşınca hemen duruyor , sahile gidiyoruz .
Burada 2 balıkçı kalamar ayıklarken onları seyrediyor ,
iskeleye çıkıyoruz . İskelede birisi bize '' balıkları gördünüz mü ? '' diye sorduğunda denize bakıyor ve gözlerimize inanamıyoruz. Biz bu kadar çok balığı bir arada belgeseller dışında görmemiştik .Balıklar yavru olsa da sanki milyonlarcası bulunuyor .
 Onları rahatsız etmemek için denize girmiyor ve sahildeki cafeye gidip sabah kahvelerimizi yudumluyor , bu rüya manzaraya karşı  2 kahve için 5 TL ödüyor ve oradan ayrılıyoruz .Kızkumuna geldiğimizde suda karşıdan karşıya yürüyor ,
su içindeki heykelle resim çektiriyor ,
çok süre kaybettiğimizi düşündüğümüzden Datça - Aktur 'a doğru devam ediyoruz . Datça 'ya doğru giderken gördüğümüz milli parkın içindeki bir koydan çok etkilenip hemen çam kokuları arasında sahile doğru ilerliyoruz .
Bu kadar doğal güzelliği birarada görünce karnımızın acıktığını unutmuştuk . Milli parkın içinde yiyecek satılmıyor .Yanımızda yiyecek olarak bademden başka bir şey olmasa da orada biraz daha fazla kalmak için yemek olarak badem yiyip yüzüyor ve şnorkelle dalıyoruz .
Sakin ve sessiz milli park bizi dinlendirdi . Tekrar yola çıkıp yol üstü tarihi bir ağacın altında gözleme yedikten sonra Aktur 'a ulaşıyoruz .
Arkadaşlarımızla buluşup yerleştikten sonra önce yüzüyor , sonra çevreyi keşfediyoruz . Burada deniz manzaralı evlerden çok ormanın içindeki bungalowlar beni daha çok etkiledi .
Akturda ayrıca karavan kampingde bulunuyor . Akşam manzaraya karşı
mangalda pişmiş Lagos balığı yiyoruz .
Sabah erkenden uyanıp sahilde yürüyüş yapıyor , pazara uğruyor ,
aldığımız böreklerle yanındaki cafeye gidip denize karşı atıştırıyoruz .
 Arkadaşlarımız kahvaltı hazır diye arayınca ise evde kahvaltı edip Aktur 'dan ayrılıyoruz .Çam kokuları içinde yarım saatlik bir yolculuk sonrası Datça yakınlarındaki Karaincir'e uğrayıp öğle yemeği molası veriyoruz . Karaincir  koyunun sığ denizinin kumsalı çok güzel ,
girdiğimiz salaş cafenin menüsünde Kumru görünce deneyelim diyor  ve tadını çok beğeniyoruz.
 Burada pansiyon yoksa da apartlar var ve 2 kişi gecelik 100 TL imiş . Yemek sonrası çok beğendiğimiz bu yerde daha fazla kalmak istesekte , yola yeni çıktığımız için yeni yerler görmek isteğiyle datçanın içinede girmeyip Palamutbükü tarafına doğru ilerliyor , yolda gördüğümüz yaşlı amcayı arabamıza alıyor gittiği Ovabüküne kadar bırakıyoruz . Ovabüküne geldiğimizde gerek sıcak hava , gerek istediğimiz gibi bir yer bulamamamız nedeniyle sahile şöyle bir bakıp ayrılıyor , biraz ilerideki Hayıtbüküne geçiyoruz .
Sıcakta pansiyon pansiyon dolaşmak hoş bir şey olmasa da iyi tarafı bir çok kalınacak yer hakkında bilgi sahibi olup karşılaştırabiliyorsunuz . İnsanlar size bazen daha yüksek fiyata penceresiz odalar gösterirken , bir sonrakinde daha iyi fiyata istediğiniz gibi yerler bulabiliyorsunuz .Örnekteki gibi Hayıtbükünde  2 kişi oda - kahvaltı 180 TL 'ye , penceresiz bir odaya baktıktan sonra bir sonraki pansiyonu beğeniyor ,2 kişi 150 TL oda- kahvaltı  olarak anlaşıyor , kendimizi hemen denize atıyoruz . Tüm Datça yarımadası gibi Hayıtbükünün de denizi çok güzel ,şnorkelle dalınca da farklı balık cinsleri veya en azından balık görebiliyorsunuz . Burada deniz çok güzel , temiz , yalnız dar kumsalda şezlonglar çok iç içe , bu durum biraz boğucu bir görüntü verse de bozulmamış doğa herşeyi daha güzel gösterebiliyor . Sahilde hava kararırken yaptığımız yürüyüş sonrası
pansiyonun sahildeki  bir masasına oturup romantik akşam yemeğimizde yanında kabak çiçeği dolmaları bulunan köfte yiyoruz .
Yemek sonrası şezlonglara oturup mehtaba karşı  kahve içiyoruz .
Ertesi gün kahvaltı sonrası yüzüyor ve sonrasında Palamutbükü'ne giderken yolda harika koylarla karşılaşıyoruz .
Palamutbüküne geldiğimizde köyün pazarı bizi karşılıyor . Pazarda sıcak kanlı köylülerle sohbet ederken ürünleri hakkında bilgi alıyoruz .
Tencereler içinde kabak çiçeği dolmalarını görünce öğleyin yeriz diyerek 10 TL 'ye 30 adet alıyor fakat gönlü zengin teyzemiz 7-8 adet kendiliğinden ilave ederek bize veriyor .
Dolma yanı sıra yöreye özgü Badem Turşusu da alıyor , sahile kahve içmeye gidiyoruz . Aslında biz bu bölgede bir kaç gece kalmayı düşünsekte
 kendimize göre fiyat ,kalite , zevk karşılaştırması yaptığımızda Selimiyeyi tercih ettiğimizden dolayı dün akşam orada tekrar rezervasyon yaptırdık , bu yüzden çok ısındığımız Palamutbükünde kalamayacağımız için üzülerek eşsiz doğasını izleyerek ayrılıyor , ayrılmadan önce yediğmiz yöreye özel yapılmış böğürtlenli dondurmanın tadını ise hala unutamıyoruz .
Selimiye ye dönerken yolda ıssız ve eşsiz koylarla karşılaşıyoruz .
 Bir kaç gün daha buradan okuyabileceğiniz Selimiyede tatilimize devam edeceğiz .
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder